
Şüphesiz depremler için söylenecek çok şey var ama deprem meydana gelmeden önce söylemek gerekir. Depremler meydana geldikten sonra depremle alakalı çıkarımlarda bulunmak elbette ki önemlidir ama önemli olan deprem yıkıcı etkisini göstermeden önce ona hazırlık senaryolarıyla depremi karşılamaktır. İşte 28 Aralık 1908, Pazartesi sabahı 05:20 sıralarında, İtalya’nın Messina Boğazı, Avrupa tarihinin en yıkıcı doğal afetlerinden birine tanık oldu. Richter ölçeğine göre 7.1 büyüklüğündeki deprem, sadece 37 saniye sürmesine rağmen, Sicilya’nın Messina ve Calabria bölgelerinde onlarca yıl silemeyecek bir yıkım izi bıraktı. Ardından gelen tsunami dalgaları, şehri adeta yutan bir afetler zincirini tetikledi.
Depremin Yıkıcı Gücü ve Ardından Gelen Tsunami Felaketi
Depremin merkez üssü, Messina ve Reggio Calabria şehirlerini birbirinden ayıran boğazdı. Sarsıntı o kadar şiddetliydi ki, bölgedeki neredeyse tüm binalar yıkıldı veya ağır hasar gördü. Depremin hemen ardından, 12 metreye varan yükseklikte tsunami dalgaları kıyı şeridini vurdu. Bu dalgalar, depremden kurtulmayı başaran birçok insanın hayatını kaybetmesine ve enkaz yığınlarının denize sürüklenmesine neden oldu.
Messina ve Reggio Calabria şehirleri neredeyse tamamen yok oldu. Tarihi kiliseler, görkemli palazzolar ve sıradan evler, enkaz yığınlarına dönüştü. Altyapı tamamen çöktü; telgraf hatları koptu, demiryolları kullanılamaz hale geldi ve yollar enkaz altında kaldı. Bu durum, yardım çalışmalarını ilk saatlerde ve günlerde neredeyse imkansız hale getirdi.
İnsan Kaybı ve Yardım Çabalarının Tezahürü
Resmi rakamlar kesin olmamakla birlikte, tahminler 75.000 ile 200.000 arasında insanın hayatını kaybettiğini gösteriyor. Messina’nın 150.000 olan nüfusunun neredeyse yarısından fazlası yok oldu. Binlerce insan enkaz altında can verdi veya tsunaminin sularında boğuldu.
İlk yardım, beklenmedik bir şekilde, Messina Boğazı’nda demirlemiş olan Rus İmparatorluk Donanması’ndan geldi. Rus denizciler, enkaz altından insanları kurtarmak ve yaralılara ilk müdahaleyi yapmak için hemen harekete geçtiler. Onları, bölgede bulunan İngiliz Kraliyet Donanması’na ait gemiler takip etti. İtalyan donanması ise depremden birkaç gün sonra bölgeye ulaşabildi.
Kurtarma çalışmaları büyük bir trajediyle daha karşılaştı: yağma. Depremden sağ kurtulan bazı kişiler ve dışarıdan gelen yağmacılar, enkaz altındaki değerli eşyaları çalmak için harekete geçti. Bu durum, yetkililerin sıkıyönetim ilan etmesine ve askeri birliklerin yağmacıları vurma emri almasına neden oldu.
Depremin Ardından Yeniden İnşa ve Alınan Dersler
Felaketin ardından başlayan yeniden inşa süreci uzun ve zahmetli oldu. İtalyan hükümeti, şehri modern şehircilik anlayışına ve (o dönem için) daha gelişmiş deprem yönetmeliklerine göre yeniden inşa etmeye karar verdi. Daha geniş caddeler, daha alçak binalar ve daha fazla açık alan planlandı. Ancak, I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi bu süreci büyük ölçüde yavaşlattı ve Messina’nın tam olarak toparlanması onlarca yıl sürdü.
1908 Messina Depremi, sismoloji ve afet yönetimi alanında önemli dersler verdi. Bu felaket, özellikle denizaltı depremlerinin tsunami riskini nasıl artırdığını ve bölgesel iş birliğinin afet müdahalesinde ne kadar hayati olduğunu acı bir şekilde gösterdi. Aynı zamanda, İtalya gibi sismik açlı aktif bir bölgede, bina kodlarının sıkı bir şekilde uygulanmasının ve halkın afetlere hazırlıklı olmasının önemini vurguladı.
1908 Messina Depremi, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda bir insanlık trajedisi ve uluslararası dayanışma hikayesidir. Yıkımın boyutları, o dönemin şartlarında dahi tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı ve uluslararası yardım çabalarını harekete geçirdi. Bugün dahi, Messina’nın sokaklarında dolaşırken, şehrin bu felaketten nasıl yeniden doğduğunu görmek mümkündür. Bu olay, doğanın öngörülemez gücü karşısında alçakgönüllü olmamız gerektiğini, ancak aynı zamanda dayanışma ve bilimsel ilerleme ile en büyük felaketlerin üstesinden gelebileceğimizi hatırlatan kalıcı bir ders olarak tarihteki yerini korumaktadır.