
Karayip adası Hispaniola’nın batı kısmında yer alan Haiti, uzun yıllardır siyasi istikrarsızlık, yoksulluk ve doğal afetlerle mücadele eden bir ülkeydi. Ancak 12 Ocak 2010 tarihi, bu zorlu tarihin en karanlık sayfalarından biri olarak kayıtlara geçecekti. Yerel saatle 16:53’te, başkent Port-au-Prince’in sadece 25 kilometre batısında meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki deprem, yalnızca binaları ve altyapıyı yerle bir etmekle kalmadı, aynı zamanda bir ulusun sosyal dokusunu da paramparça etti. Sadece 35 saniye süren bu sarsıntı, Haiti’yi on yıllar geriye götüren bir insanlık trajedisinin başlangıcı oldu.
Yer Kabuğunun Öfkesi ve Yıkımın Anatomisi
Deprem, Hispaniola adasını paylaştığı Dominik Cumhuriyeti ile Haiti arasında sınır oluşturan Enriquillo-Plantain Garden fay hattının kırılması sonucu oluştu. Sığ bir derinlikte, yaklaşık 13 kilometrede meydana gelmesi, etkisini daha da yıkıcı hale getirdi. Ana depremi, bir hafta boyunca süren ve büyüklükleri 5.0’in üzerine çıkan yüzlerce artçı sarsıntı takip etti. Bu artçılar, halihazırda hasar görmüş yapıların tamamen çökmesine ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarını büyük ölçüde zorlaştırmasına neden oldu. Başkent Port-au-Prince ve çevresindeki kentler adeta bir enkaz yığınına dönüştü. Kalitesiz inşa edilmiş olan konutlar, devlet binaları, okullar ve hatta başkanlık sarayı bile yerle bir oldu. Uluslararası standartlara uygun inşa edilmemiş yapılar, depremin gücü karşısında dayanaksız kaldı.
İnsani Bedel ve Toplumsal Yara
Depremin insani maliyeti neredeyse akıl almaz boyutlardaydı. Resmi rakamlar tartışmalı olsa da, Haiti hükümeti yaklaşık 230.000 kişinin hayatını kaybettiğini, 300.000’den fazla kişinin yaralandığını ve 1.5 milyon insanın da evsiz kaldığını açıkladı. Bu sayılar, depremi modern tarihin en ölümcül doğal afetlerinden biri haline getirdi. Sokaklar, enkaz altından çıkarılmayı bekleyen insanlarla ve cesetlerle doluydu. Hastanelerin büyük kısmı çöktüğü veya ağır hasar gördüğü için, yaralılara müdahale etmek neredeyse imkansızdı. Hayatta kalan milyonlarca insan, geçici barınaklarda veya sokaklarda yaşam mücadelesi vermek zorunda kaldı. Temiz su, gıda ve tıbbi malzeme eksikliği, salgın hastalık tehdidini de beraberinde getirdi. Ülke, kolektif bir travmanın eşiğindeydi.
Uluslararası Yardım Seferberliği ve Zorluklar
Felaketin boyutları, dünya çapında hızlı bir dayanışma ve yardım seferberliğini tetikledi. ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada gibi ülkelerin yanı sıra, Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşlar, arama-kurtarma ekipleri, tıbbi malzeme ve insani yardım sağlamak için harekete geçti. Ancak yardım operasyonları, Haiti’nin deprem öncesinde de zayıf olan altyapısının tamamen çökmüş olması nedeniyle büyük engellerle karşılaştı. Liman ve havaalanındaki hasarlar, yardım malzemelerinin ülkeye girişini ve dağıtımını ciddi şekilde geciktirdi. Koordinasyon eksikliği ve lojistik zorluklar, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını engelledi. Ayrıca, birkaç yıl sonra patlak veren kolera salgını, ülkeye getirilen BM barış gücü askerleri tarafından yayılmıştı ve bu durum uluslararası müdahalenin trajik ve tartışmalı bir sonucu olarak kayıtlara geçti.
Uzun Vadeli Etkiler ve Yeniden İnşa Mücadelesi
2010 depremi, Haiti’yi sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik olarak da derinden sarstı. Zaten Batı Yarımküre’nin en yoksul ülkesi olan Haiti’de, ekonomik faaliyetler durma noktasına geldi. Devlet kurumlarının çökmesi, yönetişimi felç etti ve siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştirdi. Evsiz kalan yüzbinlerce insan, ülke genelinde geçici barınak kamplarına yerleştirildi ve birçoğu yıllarca bu kamplarda yaşamaya devam etti. Uluslararası toplum, yeniden inşa için milyarlarca dolar taahhüt etse de, fonların etkin kullanılamaması, yolsuzluk iddiaları ve sürdürülebilir planlamanın eksikliği, toparlanma sürecini yavaşlattı. On yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, depremin etkileri halen hissedilmekte; yoksulluk, altyapı sorunları ve sosyal hizmetlere erişimdeki eşitsizlikler, ülkenin karşı karşıya olduğu temel zorluklar olarak varlığını sürdürmektedir. 2010 depremi, Haiti için yalnızca bir doğal afet değil, aynı zamanda zayıf yönetişim, yapısal eşitsizlikler ve uluslararası yardım mekanizmalarının kırılganlığı hakkında derin derslerle dolu bir dönüm noktası olmuştur.