
7 Aralık 1988, saat 11:41’de Sovyet Ermenistanı’nın kuzeybatısını aniden şiddetli bir sarsıntı sardı. Richter ölçeğine göre 6.9 büyüklüğündeki deprem, odağında yer alan Spitak şehrini ve çevresindeki Leninakan (bugünkü Gümrü), Kirovakan (bugünkü Vanadzor) gibi büyük yerleşim yerlerini sadece 30-40 saniye içinde neredeyse yerle bir etti. Ancak bu kısa sürenin bedeli, on binlerce can, yüz binlerce yaralı ve nesiller boyu silinmeyecek bir kolektif hafıza oldu.
Depremin Yıkıcı Etkisi ve Sebebiyet Göstergeleri
Deprem, tarihi boyunca birinci derecede deprem kuşağında yer alan bir bölgede meydana geldi. Spitak’ı ve çevre şehirleri bu kadar yıkıcı kılan temel nedenler, sismik hareketin sığ derinlikte (yaklaşık 5-10 km) gerçekleşmesi ve inşaat kalitesinin son derece düşük olmasıydı. Sovyet standartlarını dahi karşılamayan, yetersiz demir ve kalitesiz çimentoyla inşa edilen çok katlı binalar, adeta bir kâğıt gibi katlanarak içindeki insanlarla birlikte çöktü.
Resmi rakamlara göre 25.000 kişi hayatını kaybetti, ancak gerçek sayının 40.000 ila 50.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. 130.000’den fazla kişi yaralandı ve yaklaşık 500.000 kişi evsiz kaldı. Spitak şehrinin %90’ı tamamen yok olurken, bölgenin endüstriyel altyapısı da ağır hasar gördü. Kışın en şiddetli zamanında meydana gelen deprem, enkaz altından canlı kurtarma çalışmalarını da büyük ölçüde zorlaştırdı.
Uluslararası Yardım ve Sovyetler’in Açıklığı
Spitak depremi, Soğuk Savaş’ın son döneminde, Sovyetler Birliği’nin “Glasnost” (Açıklık) politikasının bir test alanına dönüştü. Mihail Gorbaçov, yardım talebinde bulunmak için tarihi bir adım atarak uluslararası toplumun kapısını çaldı. Bu, Sovyet tarihinde benzeri görülmemiş bir durumdu. Dünyanın dört bir yanından 113 ülke yardım teklif etti. ABD, Fransa, Batı Almanya, İsviçre ve Birleşik Krallık başta olmak üzere pek çok ülke, arama-kurtarma ekipleri, tıbbi malzeme, ilaç ve mühendislik ekipmanları gönderdi.
Ancak, lojistik ve koordinasyon eksikliği, yardımların etkin bir şekilde dağıtılmasının önündeki en büyük engeldi. Erivan Havalimanı’na inen uçaklar boşaltılamadı, kurtarma ekipleri sahaya zamanında ulaştırılamadı ve depolama sorunları yaşandı. Bu kaotik ortam, uluslararası afet koordinasyonu konusunda önemli dersler alınmasını sağladı.
Toplumsal ve Siyasi Yansımaları
Deprem, Ermeni halkı üzerinde derin bir travma yarattı. Neredeyse her aile bir yakınını kaybetti. Bu kolektif acı, diasporadaki Ermenileri de derinden etkileyerek, benzeri görülmemiş bir dayanışma dalgası başlattı. Ancak trajedi, 1988’in siyasi atmosferinde başka bir anlam daha kazandı. Depremin hemen öncesinde başlayan Dağlık Karabağ hareketi nedeniyle zaten gergin olan Ermenistan, bir yandan enkazla mücadele ederken, diğer yandan da millî uyanış sürecini yaşıyordu. Deprem, merkezî Sovyet hükümetinin bölgesel krizlere müdahale konusundaki yetersizliğini de gözler önüne serdi ve bir anlamda Sovyetler Birliği’nin çöküş sürecini hızlandıran faktörlerden biri olarak yorumlandı.
Günümüze Kalanlar
Spitak Depremi, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda zayıf inşaat standartlarının, yetersiz afet hazırlığının ve siyasi sistemlerin acil durumlardaki sınavının bir hikâyesidir. Bugün, depremin yıl dönümünde Ermenistan’da anma törenleri düzenlenmekte ve depremzedeler hatırlanmaktadır. Yaşanan bu büyük felaket, deprem gerçeğiyle yaşayan tüm toplumlar için yapısal düzenlemelerin, kentsel dönüşümün ve etkin afet yönetim planlarının hayati önemini tüm dünyaya bir kez daha hatırlatan acı bir ders olarak tarihteki yerini korumaktadır.