Kategoriler
Türkiye Depremleri

2020 Elazığ Sivrice Depremi ve Sarsılan Moraller

Deprem sadece belirli kısa bir süre içerisinde meydana gelip biten ve bittikten sonra hayatın kaldığı yerden devam ettiği, hatta insanların hiçbir şey olmamış gibi davrandığı bir afet türü değildir. Deprem son derece ciddiye alınması gereken can kayıplarının olduğu, mal kayıplarının olduğu, doğanın tahrip olduğu, insanların kurduğu sistemlerin yerle bir olduğu ve en önemlisi zihinlerin önemli bir süre denecek kadar bulanık kaldığı, yüzyıllardan beridir devam eden hayatın en büyük gerçeklerinden biridir. 24 Ocak 2020 Cuma akşamı saat 20.55’te, Türkiye’nin göbeğinde derin bir sarsıntı yaşandı. Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan, 6.8 büyüklüğündeki deprem, bölgeyi ve tüm ülkeyi derinden etkileyen bir afetin habercisi oldu. Richter ölçeğine göre “şiddetli” kategorisine giren bu deprem, yalnızca binaları ve altyapıyı değil, insanların yaşamlarını, psikolojilerini ve toplumsal dayanışma ruhunu da sınadı.

Depremin Tektonik Anatomisi

Elazığ depremini iyi analiz etmek lazım, doğru okumak lazım ve bundan sonra meydana gelecek olan depremler içinde referanslar içerdiğini unutmamak gerekir. Elazığ Depremi, jeolojik olarak karmaşık ve aktif bir bölgede meydana geldi. Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF), Arap ve Anadolu levhalarının sınırını oluşturan ve Türkiye’nin en önemli tektonik yapılarından biridir. Sivrice’deki deprem, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın üzerinde, yaklaşık 10 km derinlikte, “doğrultu atımlı” bir faylanma sonucu oluştu. Bu, iki levhanın yatay olarak birbirini sıyırmasıyla ortaya çıkan enerjinin ani bir şekilde açığa çıkması demekti. Sismologlar, bu büyüklükteki bir depremin, yüzyıllardır biriken enerjinin bir sonucu olduğunu ve beklenen bir sismik aktivite olduğunu belirttiler. Artçı sarsıntılar haftalarca devam etti, yüzlercesi kaydedildi ve bu da bölgenin ne kadar hassas bir dengede olduğunu gözler önüne serdi.

Hasar ve Kayıplar Konusunda Kaygı Verici Tablo

Elazığ’da meydana gelen deprem sadece Elazığ’ı etkilemedi, çevre illeri de yakinen, özellikle yapı hasarı meydana getirecek düzeyde etkilemiştir. Deprem, Elazığ başta olmak üzere Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Şanlıurfa gibi çevre illerde de güçlü bir şekilde hissedildi. En büyük yıkım, merkez üsse yakın ilçe ve köylerde yaşandı. Resmi rakamlara göre, 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1600’den fazla kişi de yaralandı. Yüzlerce bina ya yıkıldı ya da ağır hasar görerek kullanılamaz hale geldi. Özellikle eski ve yığma teknikle inşa edilmiş yapıların en çok hasarı aldığı görüldü. Bu durum, deprem yönetmeliğine uygun, sağlam zeminlerde ve kaliteli malzemeyle yapılmış binaların hayati önemini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı.

Toplumsal Dayanışmanın Gücünün Büyük Tezahürü

Elazığ Depremi’nin en unutulmaz yanlarından biri, ortaya çıkan olağanüstü toplumsal dayanışma oldu. Depremin hemen ardından, AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) koordinasyonunda tüm devlet kurumları seferber oldu. İlk saatlerden itibaren bölgeye ulaşan arama kurtarma ekipleri, enkaz altında kalan vatandaşlar için gece gündüz demeden çalıştı. Sivil toplum kuruluşları, gönüllüler ve yurttaşlar, yardım kampanyaları düzenleyerek, bölgeye giysi, gıda, barınma malzemesi ve ısınma yardımı gönderdi. Bu kolektif çaba, zor zamanlarda bir araya gelme ve kenetlenme kapasitemizi gösteren güçlü bir örnek teşkil etti.

Depremden Çıkarılan Dersler ve Alınan Önlemler Yeterli mi

Sivrice Depremi, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yeniden yüzleşmesine neden oldu. Afet sonrası yapılan değerlendirmeler, şu kritik noktaların altını çizdi:

  1. Yapı Stoku ve Denetim: Deprem yönetmeliğine uygun, denetimi sağlam binaların inşa edilmesi ve riskli yapı stokunun hızla dönüştürülmesi hayati önem taşıyor.
  2. Toplumsal Hazırlık: Deprem anında nasıl davranılacağına dair eğitimlerin yaygınlaştırılması, düzenli tatbikatlar yapılması ve afet bilincinin toplumun her kesimine aşılanması gerekiyor.
  3. Altyapı ve Şehirleşme: Kritik tesislerin (hastaneler, okullar, iletişim hatları) depreme dayanıklı hale getirilmesi ve plansız şehirleşmenin önüne geçilmesi şart.
  4. Psiko-sosyal Destek: Afetlerden etkilenen bireylere yönelik psikolojik ilk yardım ve uzun vadeli psiko-sosyal destek mekanizmalarının kurulması, travmaların atlatılmasında büyük önem taşıyor.

Deprem Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana geldi ve buradan yayılan dalgalarla belirli bir çapta bölgeyi kayda değer bir şekilde etkiledi. Sivrice’nin önemli bir fay yapısı üzerinde konuşlandığını da unutmamak gerekir. Nihai takdirde, Elazığ-Sivrice Depremi, coğrafi olarak deprem kuşağında yer alan Türkiye için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bu afet, doğanın gücü karşısında ne kadar hassas olduğumuzu gösterirken, aynı zamanda dayanışma, örgütlülük ve bilimsel hazırlık ile kayıpları en aza indirebileceğimizi de kanıtlamıştır. Depremleri önleyemeyiz, ancak onlara karşı hazırlıklı olabilir, binalarımızı sağlam yapabilir, toplum olarak bilinçlenebiliriz. Elazığ’da yaşanan acılar, geleceğe dair daha güvenli ve dirençli bir Türkiye inşa etmek için bir mihenk taşı olmalıdır. Unutmamak gerekir ki, deprem değil, hazırlıksızlık öldürür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir